Küreselleşme ve GNU/Linux 2

Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Vize dönemi, bayram, kendi içerimizdeki belirsizlikler, üşengeçliğim, düzensizliğim vs. yüzünden yazılar arasına çokça zaman girmesine neden oldu. Bundan sonra düzenli bir şekilde aranızda bulunmak dileğiyle özür dilerim…

Küreselleşme diye genel-geçer bir şekilde tanımladığımız olaylar zinciri aslına bakılırsa hiçte yeni olmayan, dünya iktisadi tarihine baktığımızda iki ana dalganın günümüzdeki sonucu; Ziraat devrimi ve sanayi devrimi. Şimdi klasik üniversite 1. sınıf kitaplarındaki bu kalibresi düşük bilgiden ziyade bizim eşelememiz gereken hadise şu: Bu iki devrimin de maşaları “teknolojik” aletler; saban, buhar makinası. Yukarıdaki bilginin aksine eğer küreselleşmeyi bu iki devrimin sonucu değil de başlı başına bir devrim olarak düşünürsek bu maşa teknolojinin hangi ürünü? İnternet? Bilgisayar? Ve burada GNU/Lİnux’ün rolu nedir? Tahta sabanla demir sabanın savaşını, demir olanın kazanması gibi Watt’ın makinası da Newcomen’in makinasını alt etti. GNU/Linux mü yoksa Windows’un başını çektiği kapalı kaynak yazılımlar ve mantık mı? Bu yeni devrimin sembolu, ana öğesi hangisi olabilir? Ya da şöyle düşünelim Teknoloji ve onun kaynağı bilim, üretici konuma gelirken GNU/Linux burada nerede, nasıl durabilir?Bu soruların cevaplarını aramadan önce şöyle bir kendimize bakalım.

Yerelden düşünmek gerekirse ülkemiz adına temeller 1983-2003 Türk Bilim Politikası Adlı döküman ile atılmaya başlandı. İlk toplantısını 1989′da yapan ancak kuruluşu 1983′e dayanan BTYK‘nın yavaşlığından ve işlevsizliğinden anlaşılacağı üzere pekte “sivil” bir girişimden bahsetmek zor.

Bu tür hareketlerin temel nedeni ulusal strateji oluşturma. Teknolojinin ana motorlarının ekonomi ve politika olduğu düşünülürse bu ulusal stratejilerimizi Windows ve yardakçılarından oluşturmak kadar hedefsiz ve teslimiyetçi davranmamıza şaşırmamalı. Ner neyse bu ayrı bir konu daha sonraya saklayalım.

Yerelde bu kültürü ve bilinci aşılamanın 2 yolu var. Propaganda ve eğitim. Propagandanın işlevselliğini dönemlik kabul edersek elimizde en sağlam yol olarak eğitim kalıyor. Bakalım bizim doğru yolu bulmamız için geçmesi gereken süreçte neler yapmışız?Diğerleri neler yapmış? Herkesin her yaptığından ziyade ana öğelerden bahsetmek daha doğru olacaktır.

Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’ nde 1996 yılında Uluslararası Teknoloji Eğitimi Birliği ( ITEA) tarafından ortaya atılan “Tüm Amerikalılar için Teknoloji” projesiyle anaokulundan 12. sınıfa kadar teknoloji okur-yazarlığı standardı oluşturmak ve ABD’ deki teknoloji eğitimini tanımlamak ve geliştirmek amaçlanmış.

AB ülkelerinde ise bu eğitim Almanya ve İtalya’da 6-15, İngiltere 5-15, Fransa’ da 6-14 yaşları arasında zorunlu hale getirilmiş. Evet Avrupa’ daki tanıdık yüz Yunanistan ise 1976 yılında çıkartılan yasayı ancak 1995′ de uygulamaya başlayabilmiş. Üzüm üzüme baka baka kararır…

Uzak Doğu’ da ise Japonda bu hareketlere ve uygulamalara tam tanıma 1957 yılında başlamış! Düşünsenize “Caponlar yapıyorlar abi” dememizi sağlayan kültür ve bilgi birikimi için karar verme ve uygulamaya koyma tarihleri 1957! Bizim aynı politikayı sırf AB’ ye entegre olma zorunluluğu ve popülist hareketlerle göstermelik bir şekilde uygulamaya koyma tarihimiz 2007!!! Hani derler ya 50 yıl arkadan takip ediyoruz. Son derece önemli ve gerçekçi.

Fransa’nın ve Almanya’nın GNU/Linux’e önem vermeye başlamasının en önemli sebebi aslına bakılırsa teknolojik kültür birikiminin getirisiyle bu son devrimi kaçırmamak. Çünkü onlarda çok iyi biliyorlar ki 1. ve 2. Dünya savaşındaki başarısızlıklarının ( Fransa için 1. ve 2. Dünya savaşının sonucunu başarı olarak görmek oldukça polyannacılık olur) ana sebebi sanayi devriminin trenine son vagonda binmeleri. (Burada bir dip not vermek gerekir. Bilinenin aksine Fransa, Sanayi devriminin İngiltere’ den sonraki en büyük örneği değildir. Ufak ve her zaman gözden kaçırılan bir istatistik vermek gerekirse; 1830′ larda Sanayileşmeye başlayan Fransa’nın o zamanki ziraat’te çalışan nufus oranı %52 iken 1950′lerde bunu ancak %30′a çekebilmiştir. Kısacası başarısızdır. İngiltere ise %22′ile başladığı yolculuğu 1950′li yıllara gelindiğinde %5′e indirmeye başarmıştır. Almanya ise çok sonra başlamasına rağmen daha iyi bir performans göstermiş.) Burada elbetteki olası bir 3. Dünya savaşının sonucunu GNU/Linux belirleyecek demiyorum zaten en azından şimdi böyle bir şey demek aptalca olur (= . Fakat GNU/Linux kültürünün olduğu ve buna önemsiyen bütün devletler şunun farkında. Teknoloji kültürü edinmek, onu üretmek için birinci şart! Kısacası; GNU/Linux, “Windows” veya “kapalı mantık” gibi teknolojik kültürsüzlük değil, aksine onu yaratılmasına yardımcı olur. Hele ki bu yarışta bizim gibi çok arkalarda kalmış ülkeler için. Bundan dolayı Pardus bizim için çok önemlidir ve milli davalarımızdandır. 3. Dünya ülkelerinin Linux’e geçme çabaları, ufaktan ufaktan dağıtım çıkarma çalışmalarının ana nedeni de ne güvenlik ne de ekonomik konular. Esas neden kaçmak üzere olan teknolojik kültür trenine en kısa yoldan ve en sağlam şekilde atlayabilmek.

Bu trenin içinde nasıl yer alınabilir. Trenin neresinde olununursa küreselleşmeden en iyi şekilde yararlanılır veya en düşük seviyede zarar görülünür haftaya bırakalım.

Teknovole.com
Bookmark and Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder