Mikro Blog Yönetimi – Adobe Air

Hayatımızın diğer kanadı; Facebook, Twitter, FriendFeed vs. için kolay yönetim ve senkronizasyon . . .

 En başta belirletiyim aşağıdaki tüm yazılımları kurmak için öncelikle adobe air yüklememiz gerekmektedir. Adobe Air için kabaca aynı uygulamayı her ortamda çalıştırabilen bir arayüz diyebiliriz. İndirdiğimiz air uzantılı dosyalarımıza çift tıklayarak kurulumu gerçekleştirebiliriz.

TweetDeck, Twhirl ve Spaz gibi programlar sayesinde bir çok sosyal ağ ve mikro blog hesaplarını tek-elden yönetebiliriz. Programlar adobe air sayesinde çalıştığından eski bilgisayarlarda biraz hantal davranabilirler. Ancak özellikle Twhirl’ün çalışması olağan kullanımda hissetmedim bile.

TweetDeck ile bütün ağları ve özel mesajları kontrol etmek çok daha kolay. Elbette bu kadar özelliği bir arada kullanmaya kalkışılınca ekranının tümünü kaplamasına laf edemiyorsunuz (: Twhirl yukarıda söylediğim gibi çok daha hafif bir yazılım ancak bu dar özelliklere sahip anlamına gelmiyor. Video kaydetme özelliği bile var. Spaz bu iki programın yanında biraz daha sönük kalıyor ama kötü bir sisteminiz yoksa kullanımı daha rahat ve açık kaynak.

TweetDeck


 










indirmek için tıklayınız.

Twhirl


 

















indirmek için tıklayınız.

Spaz


 

















İndirmek için tıklayınız.

Teknovole.com


Bookmark and Share

Anı Yakala – Shutter

Shutter ekran görüntüsü almakla yetinmeyip resim üzerinde küçük oynamalara imkan veren başarılı bir uygulama. Shutter ile çerçeve belirleyip görüntü alabilir (1), ekran görüntüsünü almak istediğiniz pencerenin üzerine tıklayarak (4) resmini elde edebilirsiniz. Bunların yanı sıra herhangi bir internet sitesinin ekran görüntülerini almanız mümkün (3) Web görüntüsü alırken 5, 10 ve 15 saniyelik tarama seçeneği bulunuyor. Menülerden, Ekran görüntüsü>Düzen seçeneğiyle ( ctrl + e ) aldığınız ekran görüntüleriyle veya başka bir resim/fotoğraf üzerinde küçük değişikler yapabilirsiniz.

Not: Örnek olması için basit oklar, rakamlar ve Teknovole logosu shutter ile eklenmiştir. Resimlerin kaliteleri tercihlerden ayarlanabilir ben düşük kalite kullandım.
Bu özelliklerinin yanı sıra imageshack.us gibi resim upload sitelerine doğrudan resimlerinizi yükleyebilirsiniz. ( Düzenle> Tercihler> Yükleme )


İndirme sayfası için tıklayınız. Shutter, çoğunlukla dağıtımların depoları mevcut.
Debian, Ubuntu, Linux Mint için; sudo apt-get install shutter

Fedora için; yum install shutter
Bookmark and Share

Sıkıştırma İşini Ona Bırakın – Peazip

Açık Kaynak kodlu, ücretsiz ve anlaşılabilir arayüzüne sahip sıkıştırma programı olan peazip 7z, arc, bz2, gz, paq/lpaq, pea, quad/balz, tar, upx ve zip formatlarına tam destek veriyor. Bunun dışında deb, pet/pup, rpm, slp gibi linux arşıv dosta formatlarını da desteklemekten geri kalmıyor. Açan, çıkaran, bölen, birleştiren, denetleyen, onaran peazip şifreleme desteği veriyor mu? Evet, şifre destekli formatlara bir destek de şifrelemeyle o veriyor. Ayrıca sıkıştıma görevlerini sıralayabilir. İşlemler bittiğinde bilgisayarı kapatma emri verebilirsiniz.

Ne olduğu belli olmayan futbolcuların Türkiye’ye gelişlerinde yapılan övgülere benzedi ama peazip süpriz yumurta değil. Ne yapacağı, kapasitesi belli bir Alman futbolcu. Tek sıkıntısı Türkçe desteğinin olmaması. Eğer liginizde ona daha fazla yer verirseniz Türkçe öğrenemesi içten bile değil (:

Peazip’in taşınabilir versiyonunun dışında 32 ve 64 bit olmak üzere Windows versiyonlarıda bulunmaktadır. İndirme sayfası için tıklayınız. Fikir edinmeniz için ekran görüntüleri;


Bookmark and Share

Küçük Bilgiler – 3 / Faydasız Komutlar

Başlık olarak faydasız komutlar yazdım çünkü günlük kullanımda pekte ihtiyacınız olmayacak komutlar ama olabilir de (:

Örneğin cd sürücünüz açılmamakta ısrarcı. Düğmesi bozulmuş olabilir vs. Alaycı bir gülümsemeyle terminalden eject komutunu vermeniz yeterli. Elbette donanımsal bir sorunu çözecek hali yok. Sadece işinizi kısaltır (: Şimdi gelelim diğer gerekli/gereksiz komutlara;

rev
ne için vardır neye yarar bilmiyorum ama Facebook’ ta kişisel iletilerinizi ilginç hale getirebilir. Örneğin;
kahramanmasaesat@kahramanmasaesat:~$ rev
teknolojiye vole atanların günlüğü
üğülnüg nıralnata elov eyijolonket


vdir
Bu komuta aslında gereksiz demek haksızlık olur. Hatta oldukça yararlı. Terminalde bulunduğunuz dizindeki dosyalar hakkında bilgi almak ve dizinin içeriğini görmek istiyorsanız vdir işinize oldukça yarayacaktır. Örneğin;

kahramanmasaesat@kahramanmasaesat:~/İndirilenler$ vdir
toplam 1548
-rw——- 1 kahramanmasaesat kahramanmasaesat 1496939 2009-11-03 01:26 054.zip
-rw——- 1 kahramanmasaesat kahramanmasaesat 11188 2009-11-02 23:52 Massive-Attack.zip
-rw——- 1 kahramanmasaesat kahramanmasaesat 11712 2009-11-02 23:54 simply_business.zip
-rw——- 1 kahramanmasaesat kahramanmasaesat 35559 2009-10-16 01:35 template-2549.zip
-rw——- 1 kahramanmasaesat kahramanmasaesat 24567 2009-11-03 01:28 template-6067704354366494618.xml


vdir ve ls -lb komutunu aynı işlevi görür.

. . . relnüg ulod xunil lob
Bookmark and Share

Kendi GNU/Linux Etiketimizi Yapalım

Çoğumuz dizüstü bilgisayarımızı alırken Windows’a da para vermek zorunda kalıyoruz ve dolayısıyla etiketide üzerinde oluyor. Ben bilgisayarımı aldığımda Windows düşmanlığımdan değil de tipini pek beğenmediğimden direk çıkarmıştım. Ama ilk Ubuntu Cdsi elime ulaştığında etiketlerini bilgisayarıma yapıştırmaktan büyük keyif almıştım. Şimdi bunu bir kaç adım öteye taşıyabiliriz. Öncelikle aşağıda bir kaç örnek görebilirsiniz.



Etiketlerinizi buradan isterseniz teker teker isterseniz toplu indirbilirsiniz.
Bookmark and Share

Bir Dizüstü Çantasından Neler İstenir?

Öncelikle belirtmem gerekirki böyle bir yazı yazacağım aklıma gelmezdi. Dizüstü bilgisayarımı pek fazla yanımda gezdirmediğimden sıradan basit bir dizüstü çantası yeterli geliyordu. Ancak rafta tek kalan bu çantayı görünce hiç düşünmeden aldım. Eee inceleyip size tanıtması kaldı (: Çantanın markası Digitex. Daha önce pek ilgi alanım olmadığından hangi marka iyidir kötüdür muhasebesini yapmam imkansız. Ancak Google amca sağolsun markanın diğer ürünlerine de gözattım. Fena ürünleri yok. Taktir ettiğim tarafı ise şişme fiyatlarla kazık-lama olayına girmemeleri.

İşin süpriz tarafı alırken sadece kalitesine ve dikişlerine dikkat ettim. İnce düşünülmüş ayrıntıları eve gelince fark ettim. Çokta hoş oldu. Tasarımı sadece görsellik olan ama işlevselliği kenara atan 100 TL üzerindeki çantalardan farkı ayrıntılarında.

Bookmark and Share

Oyun Yüklemenin En Kolay Yolu

Linux işletim sistemlerinde oyun konusu sıkıntılı. Ama bu hiç oynayamayacağınız anlamına gelmiyor. Linux uyumları oyunlarda yok değil. Elbette grafik şaheserler beklememek gerek. PlayDeb sitesi .deb paket kullanan dağıtımlara oyun kurmayı tek tıkla halletmenizi sağlıyor. İşlem oldukça basit. Siteye girdikten sonra “Click here to …” ‘ya tıkladıktan sonra oyunları kurmamız için 2 yol verilmiş. Bunlardan biri ilk seçenekteki playdeb paketini indirip kurmak. Diğeri ise verilen depo adreslerini ve anahtarını eklemek. Birinci yol çok daha kolay ama biz ikinci yola da değinelim;


Bookmark and Share

DOSBox İle Nostaljik Mario



Öncelikle emulatörümüzü kurmamız gerekiyor. Programın indirme sayfası için tıklayınız. Ubuntu kullanıcıları için uçbirimden;

sudo apt-get install dosbox

komutunu vermek yeterli. Depolarda mevcut. Programını kurduktan sonra şuradan oyunumuzu indiriyoruz. İndirdiğimiz dosyayı zipten çıkardıktan sonra örneğin;

home/kahramanmasaesat/Oyun/dosgames dizinine kopyalıyoruz. Ben örnek dizin yazdım siz istediğiniz yere oyunu koyabilirsiniz. Verdiğim örneği izleyerek oyunu çalıştıracaksanız benim koyduğum dizini örnek almanız işini kolaylaştırır.

Artık emulatörü çalıştırma vakti geldi (: Uçbirimden; dosbox komutunu verdikten sonra programımız açlıyor.

mount c home/kahramanmasaesat/Oyun/dosgames ve ardından c: komutlarıyla oyunu çalıştırmak için son adıma geçiyoruz. Yapmamız gereken son şey mario.exe yazıp oyunumuzu çalıştırmak (:

Not: DOSbox kullanırken İngilizce klavye kullanıcısı muamelesi görüyorsunuz. Sonra benim gibi deliye dönmeyin (:

Space tuşuyla oyuna başlayabilir; Z ile sol, X ile sağa alt tuşuyla zıplayabilirsiniz. Keyifli ve nostaljik dakikalar geçirmeniz dileğiyle . . . Unutmadan kaplumbağaları öyle üzerine basarak öldürebileceğinizi düşünmeyin, alttan vurmanız gerekiyor (: DOSbox ile bundan sonra artık Alley Cat, Duke Nukem, Hocus Pocus, Crystal Caves aklına hangi DOS oyunu geliyorsa oynayabilirsiniz. Oyunları indirmek için burayı kullanabilirsiniz. Eğer DOSbox’la başarılı olamazsanız ScummVM‘yi deneyebilirsiniz. İyi eğlenceler!

Teknovole

Bookmark and Share

Dizüstü Klavyesi Temizliği

Dizüstü kullananların en büyük derdidir klavyenin içini temizlemek. Bakalım her evde bulunan araçlarla bu temizlik nasıl yapılır?

Olurda temizleyebilirsek klavyeden çıkanlara şarırıp kalırız. Dizüstünün klavyesini temizlemek harici klavyelerden çok daha zor. Tuşları çok narin. Teker teker çıkarıp takmaksa oldukça zahmetli. Bunun için çok pratik ve kolay bir yol keşfettim ve sizlerle paylaşması kaldı. Malzemelerimiz gelecek olursak; bir adet elektrikli süpürge ve ıslak mendil! Öncelikle ıslak mendili süpürgenin sapına sarıyoruz. Süpürgenin eğer çekiş gücü ayarlanıyorsa en düşük seviyeye getirilmesini tavsiye ederim ( 2 tuş çekmelik tecrübesiyle sabittir ) Yoksa sapındaki diğer deliğide açmanızı tavsiye ederim. Tuş çektiğimi okuyunca hemen korkmayın, ilk denemelerimdi. Yapmamanız gerekenleri söyleyeyim;

- Temizlerken tuşları süpürgenin ucunun tam ortasına denk getirmeyin. Örneğin; dört tuşun tam ortasına getirip öyle temizlemeye çalışın. Böylelikle çekiş kuvvetini dört dirence dağıtmış oluruz (:

- Süpürgeyi tuşların üzerinden çekerken direk yukarı çıkarmaktan çekinin, yanlara doğru yavaşca sürükleyerek kaldırmaya çalışın.


Biraz mide bulandırıcı olsada ıslak mendil üzerindeki sonuç:


Teknovole
Bookmark and Share

Küreselleşme ve GNU/Linux 1

Küreselleşmenin tanımını koymak oldukça güç. Daha ne olduğu tam olarak belli olmayan; görüşlerden görüşlere, düşünürlerden düşünürlere, siyasetçilerden siyasetçilere, iktisatçılardan iktisatçılara değişkenlik gösteren bir olgunun tanımını koymak, deveye hendek attırmaktan bile zor.

Bildiğimiz üzere küreselleşme ve teknoloji, iletişimi sınır tanımaksızın hayatımızın odak noktası haline getirdi. Bundan payını alan bir diğer oluşum ise Linux. Linux’ün herkesçe bilinen hikayesi; Yaratıcısı Linus Torvalds’ın ürünü olması ve tüm dünyaya bir şekilde yayılması. Buraya kadar her şey bir şekilde anlamlandırılabilir. Ancak yaratıcısının gelişmesine senelik sadece %0.6′lık bir katkı yaptığı bir sistem nasıl olur da bu kadar sahiplenilebilinir?

“Linux’e neden geçiş yaptınız” sorusunda sunulabilecek seçeneklerden biri de kesinlikle “politik görüş” . Salt geçiş sebebi elbette bu değil. Hatta seçeneklerin çok alt sıralarında. Ancak işin içine GNU kavramı girdiğinden Linux kullananları birbirine kenetleyen, itici güç haline gelen nokta da aksine “politik görüş” . Belirtmek gerekir ki Linux kullananların çoğu aynı görüşte demek büyük bir yanılgı olur. Fakat hepsinin buluştuğu bir nokta var; Özgürlük!

Şimdi biraz küreselleşme ve küreselleşme karşıtlarına değinelim. Basit anlamda küreselleşme, Liberalizm’in ( Aslında neo-liberalistler dersek daha doğru olur ) Dolayısıyla kapitalizmin bir ürünü veya modifiye edilmiş devamı. Ürkütücü olmasının yanında cesaret verici olması da bir gerçek. Şimdi bu şartlar artında Küreselleşme karşıtlarını anlamaya çalışalım. Kendilerini kadrolu eylemciler olarak tanımlayan bir grup dünyanın her yerinde küreselleşme karşıtı eylemlere katılmaktalar. Bu eylemcilerin profillerine baktığımızda göze çarpan ilk gerçek; Maddi olarak doyurucu bir gelire sahip olmaları! Hatta bir çoğu bu eylemleri bir hobi olarak gördüklerini dile getiriyorlar. ( Bunları Küreselleşme karşıtlarını küçümsemek, gerçek dışı bulmak adına yazmadığımı belirtmek isterim ) Şöyle küçük bir sonuç yazmak gerekirse; Küreselleşme karşıtlığı alt tabakanın değil, “İşi bilen” üst tabakanın sahiplendiği bir görüş. Burada ülkemizden de bir örnek vermek isterdim ama her şey de olduğu gibi burada da tanımsısız. Örneğin; Dünya’da sol görüş eylemlerde sol elini kaldırır bizdekiler sağ elini. Siyaset sahnesinde bizi biz bile anlamıyoruz.

Özgür Yazılım veya Linux ya da GNU/Linux, küreselleşmenin karşısında duran bir güç müdür? Açık Kaynak yazılımları destekleyen, kullanan, tanıtmaya çalışan, hatta savunan insanlar küreselleşmeye karşı mıdırlar? Yoksa yanında mı?

Küreselleşme karşıtlarının, karşıtlık için sunduğu en büyük dayanaklardan birisi, Küreselleşmenin vadettiği özgürlük yerine baskı, dayatma, izlenme-dinlenme ( 1984 – George Orwell ) gibi özgürlüğün tam zıttı eylemlerde bulunması. Yani bir taraftan bakıldığında sanal alemdeki Özgür Yazılım kullanıcıların kapalı kaynak yazılımları kullanmamasındaki sebeplerden bir kaçı. Kısaca bağlamak gerekirse, gerçek dünyadaki küreselleşme karşıtları ve küreselleşmeciler arasındaki kavganın bir benzeri hatta paraleli, sanal alemde özgür yazılım ve Microsoft arasında gerçekleşiyor. Özgür yazılım destekçilerini yakından takip eden biri olarak gözlemlediğim bir paralellik mevcut. İki tarafta ( küreselleşme karşıtları ve özgür yazılım destekçileri ) karşı oldukları olgunun aslında vadettiği şeyleri vermemesinden şikayetçi. En azından özgür yazlıma/küreselleşme karşıtlığına sempati duyulmasının sebebi vadettiklerin hayal mahsulu olması.
Bookmark and Share

Messenger Yasaklarının Kurtarıcısı Meebo!

Meebo hayal edildiğinden daha fazlası! Peki nedir bu Meebo? Meebo anlık ileti programlarının ( msn,Yahoo,aim vs. ) yaptığı her işi neredeyse tarayıcı ( browser) üzerinden yapan bir uygulama. Meebo’yla birlikle msn, yahoo, aim, google talk, myspace, icq, jabber, myyearbook hesaplarınızı kullabilirsiniz. Meebo’nun kabiliyetleri bununla da bitmiyor. Facebook chat servisini de kullanmanızı sağlıyor. Ayrıca Firefox kullanıcıları için ekletisi de mevcut. Eklentiye şuradan ulaşabilirsiniz.


Meebo’yla ne yapabiliriz?

* msn, yahoo, aim, google talk, myspace, icq, jabber, myyearbook ve Facebook chat servisini kullanabilirsiniz.

* 10 mb kadar dosya alış verişi yapabilirsiniz.

* Görüntülü konuşmanın yanı sıra video konferans özelliğini kullanabilirsiniz.

Tüm bunları Türkçe dil desteğiyle ve üyelik gerektirmede yapması da cabası. Meebo Kullanıcı bilgileri 1024-bit RSA anahtarı ile şifreleniyor. Bu da gayet güvenli bir ortam demek. Kısacası internetin olduğu her ortamda yazılım yüklemeden mesajlaşma servislerinizi kullanabilirsiniz. Meebo’ya ulaşmak için tıklayınız.

Bookmark and Share

Bir Yusuf Rizeli Hikayesi / Thunderbird


Ahh Thunderbird' üm ne hallere düştün. Üzerine çok konuşmak istedim ama yaşamanız gerekir (: Hey Yusuf Rizeli! 4 senedir o dükkanı takip ederim daha batmadan kapatan olmadı!

Ekşi Sözlük yorumları

Anında büdüt: Yazıyı girdiğim kafenin karşısından foto (:

Kendisinin reklamını bu kadar yapan reklamcı yoktur arkadaş (:
Bookmark and Share

Online Tarayıcı Oyunları 1

Hep söylediğimiz gibi İnternet ve bilişim dünyası hayatımızın tam ortasına oturmuş durumda. Ruh halimizi sosyal paylaşım sitelerinde dile getirdik. Eskiden evlerimizde gözümün gibi baktığımız fotoğraf albümlerimizi sanal aleme taşıdık. Sanal dostukluklar kurduk, Gerçek hayatta buluştuk. Kısacası İnternet üzerinden sosyalleştik. Bu yazı dizisinde online oynadığımız tarayıcı oyunlarını tanıtıp, ufak bilgileri ve tüyoları vereceğiz. Tarayıcı oyunları önemli donanım gerektirmeyen, internetin olduğu her yerde oynanabilen oyunlar. Böyle olunca 7′den 70′e herkesin ilgi odağı.

Klanlar.org

Orta çağda geçen bu hükümdarlık oyununa her oyuncu gibi küçük bir köyle başlıyorsunuz. Esas amacınız oyundaki diğer oyuncularının köylerini elegeçirmek, köylerinizi geliştirmek ve korumak. Klanlar da 12 adet savaş birimi var. Her birimin hız, saldırı ve savunma değerleri, birbirlerine karşı avantajları ve dezavantajları var. Oyunların aslında en kritik noktası bu değerleri en iyi şekilde kullanmak.

Klanlar’ın oyuncu kitlesi son derece karışık. 13 yaşındaki çocuktan tutun 50 yaşına gelmiş ihtiyar delikanlılara, İş adamlarından tutun Avukatlara, solcusunda sağcısına kadar karma bir kitle sözkonusu. Hal böyle olunca her renkten insanla tanışma şansınız var. Oyuna bayanların ilgisi çok olmasa da yok değil.

Oyununda, oyuncular bir araya gelip ortak hareket ettikleri – En azından amaç bu- klanlarla iletişimi artırmaktalar. Yazının başında değindiğimiz internet=sosyalleşmek denklemi işte burada devreye girmekte. Oluşturulan klanlarda forumlar oldukça aktif. Oyunun dışında forumlarda, ülke meselelerinden tutunda Obama’nın ABD’nin başına gelmesine, futboldan tutunda bilişim dünyasına kadar çeşitli konularda tartışmalar geçmekte ve bir anlamda sanal dünyada sosyalleşmekteyiz. Klanlar’ı ben de keyifle oynuyorum. Klanımdan ağabeylerime sordum. Neden bu oyunu oynuyorsunuz? İşte Sabri Helvacıoğlu’nun cevabı;

“Oyuna işin ve günün stresinden sıyrılmak ve yakın bir iki dostumla keyif almak için 3 yıl önce başladım. Ama içine girince bir tutku haline geliyor. Bazılarını gerçeğe dönüştürme şansını bulduğumuz sanal dostluklar oluşuyor. Paylaşımlar artıyor, ortak amaç kişileri birbirine bağlıyor. Klan üyesi olmak nerdeyse bir takım taraftarı olmak gibi. Kendini o klana ait hissediyorsan gerçekten bir daha bırakman zor.

En keyif aldığım yönü ise yöneticilik yaptığım klanda stratejileri oluşturmak, ileriye dönük planlar yapmak ve diğer klanlara diplomasi uygulamak. Kısa vadeli bir oyun olmadığı için klanın geleceğini sürekli değişen diplomatik koşullara göre planlamak keyif veriyor.

Üst düzey yöneticilerden tutunda oğlum yaşında çocuklar ile aynı oyunu oynamak kimi zaman ailem ve yakın çevremde hayretle karşılansa da ben beni mutlu ediyor. Sanırım daha uzun yıllar devam ederim.”

Oyucuların kendilerine göre oyuna başlama stratejileri var. Kimisi bir müddet hammadde binalarını geliştirip daha sonrasında savaş birlikleri üretmeye yönelirken, kimisi daha çok puan getiren binaların kademelerini yükseltmekle başlar. 3 yıldık tecrübemle şunu söyleyebilirim ki ikiside sıkça düşülen yanlışlar. Eğer oyuna yeni başladıysanız ilk yapmanız gereken gerekli koşulları sağladıktan sonra – Ahır (Seviye 10), Demirci (Seviye 15) – hem saldırıda hem de savunmada iyi işler çıkaran ağır atlıyı üretmeye başlamak.

Oyun için çeşitli savunma ve saldırı stratejileri var. Bunlar sizin kişisel tercihleriniz. Benim ise önerilerim

saldırı için;

4000 balta + 300 şahmerdan ve geri kalan çifliğinizle ağır atlı üretmeniz.

Savunma için ise;

4000 Kılış ustası + 4000 Okçu + geri kalan çiftliğinizle ağır atlı üretmeniz.

Ayrıca oyunda Premium Hesap hesap alarak çeşitli ekstra özelliklere sahip olabilirsiniz.

Oyuna ulaşmak için burayı tıklayın.

Bookmark and Share

aMSN Yenilendi

Ne tarzını sevdiğim ne de kullanıcı arayüzünü sevdiğim bir programdır. Ancak kısa zaman öncesine kadar görüntülü konuşma desteği veren tek anında mesajlaşma programıydı. Eklentileri, temaları sağ olsun biraz çekilebilir hal alıyordu. Yine de oldukça fazla kullanıcısı var ve yeni sürümünü dört gözle bekliyorlar. 0.98.1 sürümüyle aMSN yenilendi.Her ne kadar büyük değişiklikler olmasa da yukarıda yazıklarımın birazını geri alabilecek duruma gelmiş (: En başta belirtmek gerekir ki varsayılan teması hala en iğrenci. Hala yukarıdaki menülerinde gezerken fareyle her menünün üzerine tıklamak zorundasınız. Paşam kullanım kolaylığını hala çözememiş sanırım (: Sürekli kullanmadığımdan aslına bakılırsa çok hakim değilim. Ancak dosya paylaşım konusundan Emesene’den çok daha iyi. Emesene 1.5 sürümünde kamera desteği vermiş olsa da aMSN’nın son sürümündeki görüntü kalitesinden çok uzak.



Bu sürümle beraber “sonunda” dediğim arama eklentisini dahil etmişler. Hesap > Eklenti Seç > Search Contact yolundan aktif hale getirebilirsiniz.



Avatar seçimi sırasında kameranızdan görüntü alıp anında avatar olarak kullanabiliyorsunuz.

Görünümün biraz daha çekilebilir hal alması için tema değişikliğine gidebilirsiniz. Hesap > Kabuk seç yolundan şu adrese ulaşabilir, gözüne kestirdiğiniz kabukları kullanabilirsiniz. Ubuntu üzerinden anlatmak gerekirse, kabukları /usr/share/amsn/skins dizinine kopyalamanız gerekmektedir. Bunun öncelikle o dizene okuma-yazma yetkisi vermemiz gerekmektedir.

Uç birimden;

sudo chown -R kullanıcıadı /usr/share/amsn/skins komutunuyla kullanıcıyı yetkilendirebilirsiniz.

aMSN proje sayfası hala indirme bağlantısında eski sürümünü veriyor. Ubuntu kullanıcıları için PPA’lade hali hazırda son sürüm mevcut.

sudo gedit /etc/apt/sources.list komutuyla açılan depo adreslerimizin son satırına;

deb http://ppa.launchpad.net/amsn-daily/ppa/ubuntu karmic main
deb-src http://ppa.launchpad.net/amsn-daily/ppa/ubuntu karmic main

adreslerini yazıp, kaydedip çıkıyoruz. Daha sonra anahtar için;

sudo apt-key adv –keyserver keyserver.ubuntu.com –recv-keys 07AF2E69547AC004B7BCB5971C1E55A728CBC482

sudo apt-get update komutuyla güncelledikten sonra sudo apt-get install komutuyla son model aMSN’yi kullanabilirsiniz.

Bookmark and Share

StumbleUpon – Sörf Sihirbazı

Son dönemlerin popüler paylaşım platformu StumbleUpon’la hiç görmediğiniz ama ilginizi çekebilecek siteler önünüzde.

Son dönemlerin popüler paylaşım platformu StumbleUpon, 7 milyona ulaşan üye sayısıyla oldukça zengin veritabanına sahip. Hiç görmediğiniz ama ilginizi çekebilecek siteleri sizin önünüze getiren StumbleUpon’a sadece üye olmanız yeterli. Tarayıcıların eklentileriyle daha işlevsel hale gelmesi gittikçe artan popülerliğinin ana nedenlerinden. İlginç site bulamamaktan, internet başında bir müddet sonra sıkılanlar için biçilmiş kaftan. Dünya da yaygın olmasının yanında Türkiye’den de kullanıcıları oldukça fazla. Sitesine üye olduktan sonra ilgi alanlarının bulunduğu kutucuktan istediğinizi seçip sörf keyfine varabilirsiniz. İlgi alanlarınıza göre siteleri teker teker önüze seriyor. İsterseniz sitelere”+” veya “-” oy verebiliyor. Beğendiğiniz bir siteyi paylaşıma sunabiliyorsunuz. Ayrıca StumbleUpon’un güzel yanlarından biri blog oluşturabilmeniz.

StumbleUpon tarayıcı eklentileriyle daha işlevsel ve eğlenceli hal alıyor. Üye olmak için buraya, Mozilla Firefox eklentisi için buraya , Opera’nın eklentisi için buraya tıklayınız.

Unutmayın, StumbleUpon’la saatlerce bilgisayar başından kalkamayabilirsiniz (:

Bookmark and Share

Şeffaf Terminal ( Uçbirim )

Linux kullanıcıları artık her ne kadar uç birime çok az ihitiyaç duysa da bazı karışık işlemlerde elimiz kulağımız oluyor. Buradaki sıkıntı ise eğer komutları bazı kaynaklardan alıyorsak ve çok dikkatli olmamamız gerekiyorsa pencreler arası geçiş yapmamız. “pencereyi küçült-büyüt” veya Alt-Tab’a alternatif pratik fikir, terminali şeffaflaştırmak. Devreye sokulması oldukça basit olan bu özelliği Terminalimizde ( Uçbirim ) görmek için Düzen > Profil Tercihleri > Arka Plan yolunu kullanmanız yeterli
Bookmark and Share

Firefox Eklentileri – 2 (Eğlenceli/kolay Sörf)

Firefox binlerce eklenti sayesinde diğer tarayıcılardan bir adım önde. Bu yazı dizisinin ikinci bölümünde kolay sörf için gerekli eklentileri bulabilirsiniz.

1) Bookmark all: Açık sekmelerinizdeki tüm adresleri bir anda yer imlerinize eklemek ister misiniz? Her zaman olmasa da ara ara yardımımıza koşacak bir eklenti.Bookmark all sayesinde bu işlemi yapmanız için yerimleri menüsünde bookmark all şeçeneğine tıklamanız yeterli. Bu eklentiyi indirmek için buraya tıklayınız.

2) Clippings: Forumlarda, sözlüklerde, sosyal ağlarda yazışırken veya mesaj atarken zor bir kelimeyi çok kullanmanız gerekiyor ve her yazışınızda koca bir offf geçiriyorsanız sizin için can simidi bir eklenti Clippings. Açıkcası bunun için ctrl+c/ctrl+v kısayolunu kullanmak daha basit gibi gözükse de bu eklentiyi öne çıkaran özellik, kalıpları kaydedebilmeniz ve istediğiniz zaman kullanabilmeniz. Clippings’i buradan indirebilirsiniz.

3) Copy Plain Text: Web sitelerinde aldığımız metinleri Ofis programlarına kopyalarken programlar metinleri aldığınız formatta yapıştırır. Bu eklenti sayesinde metinleri “formatsız” şekilde kopyalayıp/yapıştırabilirsiniz. İndirmek için tıklayınız.

4) GooglePreview: Google aramalarında listelenmiş sitelerinin linklerinin yanına küçük birer ön izleme resmini yerleştirir. Bu büyük kolaylığı Firefox’unuza eklemek için burayı tıklayınız.

5) Smart Middle Click: Firefox’un derde deva eklentilerinin biri Smart Middle Click ile JavaScript linklerini farenizin orta tuşuyla yeni sekmede açabilirsiniz. İndirmek için burayı tıklayınız.

Bookmark and Share

Emesene Artık Görüntülüyor

Linux işletim sistemlerinin son kullanıcı gözünde en büyük sorunların biri görüntülü konuşma desteğidir. Skype’nın Linux versiyonu bu açığı kapatmaya çalışsada WLM (msn) protokolunde yakın zamanda kadar tek başınaydı. Empati’nin yeni versiyonuyla görüntülü konuşma desteği vereceği biliniyor. Fakat Emesene son versiyonuyla bu açığı kapatmışa benziyor. Amsn bildiğiniz üzere bu desteği vermesine rağmen pekte başarılı sayılmaz. ( Ben küçük sorunlar hariç sorunsuz kullanıyorum ancak genel irtiba bu şekilde ) Amsn’nede kamera görüntüsünü her ne kadar kullansamda farklı pencerelerde açılması bana göre oldukça kullanışsız. Bu hataya Emesene de düşmüş. Sonuç itibariyle sade tasarımı ve hantal olmayışı sebebiyle tercih edilen Emesene’ye önemli bir özellik eklenmiş oldu. Emesene’nin son versiyonunun indirme sayfası için tıklayınız. dep paketi için tıklayınız.

Ubuntu 9.04 ve üstü kullanıcıları için;

sudo apt-get install emesene

Arch Linux kullanıcıları için;

pacman -S emesene

Fedora kullanıcıları için;

yum install emesene

Bookmark and Share

Kullanışlı Firefox Eklentileri (İndirme Yöneticileri)

Firefox binlerce eklenti sayesinde diğer tarayıcılardan bir adım önde. Bu yazı dizisinin ilk bölümünde sizlere en popüler indirme yöneticilerini tanıttık. Daha sonraki bölümlerde kullanışlı Firefox eklentilerinin diğerlerini sizlere tanıtmaya devam edeceğiz.

1. Downloadhelper: Firefox’un en çok kullanılan eklentilerinden biri olan Downloadhelper ile video içerikli sitelerden istediğiniz videoyu kolaylıkla indirebileceksiniz. MySpace, Google videos, DailyMotion, Youtube, Facebook gibi 200′ü aşkın siteyi destekleyen bu eklentiyi buradan sisteminize uygun olanını şeçip kurabilirsiniz.

2.CacheViewer: Downloadhelper’ı alternatif olarak kullanabileceğiniz bir eklenti. Aslında “cache” dosyalarınızı kontrol etmek için tasarlanan bu eklenti sayesinde tarayıcınız üzeriden dinlediğiniz/izlediğiniz mp3 ve videoları bulmayı çok daha kolay hale detirebilirsiniz. İndirmek için tıklayınız: CacheViewer.

3. Downthemall: Firefox’un başarılı sayılabilecek bir indirme yöneticisi mevcut ancak daha da iyisini arıyorsanız Downthemall tam size göre. İndirmelerinizi durdurabilir, kaldığınız yerden başlatabilirsiniz. Performansı oldukça tatmin edici olan bu eklentiyle internet hızınızı sonuna kadar kullanabilirsiniz. İndirmek için buraya tıklayınız.

4. Flashgot: Firefox’un eklentilerinin dışında bir indirme yöneticisi ( Orbit, Free Download Menager, İnternet Download Manager vs. ) kullanıyorsanız tarayıcınızla programınızın sekronizasyonu için oldukça kullanışlı bir eklenti olan flashgot sayesinde kolaylıkla gerçekleştirebilirsiniz. Flashgot’u indirmek için buraya tıklayınız.

Teknovole


Bookmark and Share

Linux İçin Torrent Programları

erminalden çalışanı olsun, java ile yazılanları olsun, basit arayuze sahip olanları olsun Linux üzerinde sayıyız torrent programı var. İhtiyacınıza göre seçim sizin elinizde elbette. Ancak bu inceleme sayesinde Hangi torrent programı size göre karar vermeniz kolaylaşacaktır.

Terminalden çalışanı olsun, java ile yazılanları olsun, basit arayuze sahip olanları olsun Linux üzerinde sayıyız torrent programı var. İhtiyacınıza göre seçim sizin elinizde elbette. Bu inceleme sayesinde Hangi torrent programı size göre karar vermeniz kolaylaşacaktır.

Transmission: GTK tabanlı bir programdır. İhtiyaç duyulacak özellikleri barındırır. Nedir standart bir torrent programından istediklerimiz? Torrentlerimizi sıralamaya koymak, bant genişliğini belirlemek ( upload ve download hızlarını) . Ben torrenti sadece yeri geldiğinde kullanıyorum diyorsanız. Bu hafif program size göre. Ubuntu’yla dahili olarak gelen Transmission oldukça popüler bir torrent programı. Buraya tıklayarak uygun dağıtıma ait paketleri indirebilirsiniz. Türkçe dil desteği mevcuttur.

Deluge: Transmission’a nazaran biraz daha kapsamlı bir torrent istemcisidir. Eğer Windows’dan Linux’e yeni geçtiyseniz ve Windows’un popüler Torrent programı utorrent’e alıştıysanız Deluge sizin için iyi bir seçim olacaktır. Gayet kullanışlı bir arayüze sahip. Deluge’nin tek sıkıntısı upload da bazen sapıtması ve dolayısıyla bazı torret sitelerinde yasaklı olması. Deluge’yi buradan indirebilirsiniz. Ayrıca Deluge’nin Windows ve Mac Os desteği de vardır. Ayrıca Türkçe dil desteği vardır.

Azureus: Windows üzerinde de oldukça popüler olan Azureus’a sadece torrent programı demek haksızlık olur. Bir portal haline gelmiş desek yanlış olmaz. Sayısız eklentisi var. Bir çok torent sitesinden arama yapabiliyorsunuz. Benim işim sadece torrent çekmek diyorsanız bu java tabanlı program size bira karışık gelebilir. Azureus’un tek olumsuz tarafı donanımızını sömürmesi diyebiliriz. Düşük donanımlı bilgisayarlarda sıkıntı çıkarabilir. Azureus’u buradan indirebilirsiniz. Azureus’da da Türkçe dil desteği mevcuttur. Eklentilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Ktorrent (Güncelleme) : KDE masaüstü yöneticisi kullanmadığımdan bu güzelim Torrent programını unutmuşum. ( Gnome masasütü yöneticisiyle de kullanılabilir) Aşağıdaki yorumda görüldüğü gibi @Fadike’nin uyarısıyla listeye ekleme gereği duydum. Gerçekten listede olması gereken bir program. Özellikleri arasında tarayıcı ( browser ) bulundurması gerçekten hoş. Eğer çok eski bir donanıma sahip değilseniz çalıştığını farketmeniz gerçekten zor. Sistemi kesinlikle yormuyor. Deluge’de söyledğim gibi Windows’dan Linux’e yeni geçtiyseniz ve uttorent’in kullanımını arıyorsanız tercih sebebi olabilir. İndirme adresi için tıklayınız.

Terminalden örnek kurulum için;

İndirme adresindeki ktorrent-3.2.3-1.tar.bz dosyasını masasütüne indirdiğimizi varsayalım ve arşivden dosyayı Masaüstüne çıkaralarım.

Terminalden sırasıyla

ls komutuyla kullanıcıadı klasöründeki ( Ev klasörü) dosyaları görelim. – Terminal açıldığında zaten otomatikman ev klasörünün içinde oluruz -

Örneğin benim terminalimde ls komutunun çıktısı şöyle;

kahramanmasaesat@kahramanmasaesat:~$ ls
71529-ubucleaner.sh Belgeler Geçici Masaüstü Photos Videolar
amsn_received esrty.pgn Genel Müzik Resimler

Şimdi yapmamız gereken cd komutuyla Masaüstü klasörüne gelmemiz. Bunun için cd Masasütü komutunu veriyoruz. ( Linux de küçük/büyük harf yarımı vardır dikkat edin )

artık terminalde şu hale gelmiş olması lazım;

kahramanmasaesat@kahramanmasaesat:~/Masaüstü$

Artık Masaüstü klasörünün içindeyiz. Yine içinde olduğumuz klasörün içindeki dosyaları görmek için ls komutunu veriyoruz. Şöyle bir çıktıyla karşılaşacaksınız. ( Masaüstünüzde hangi klasörler/dosyalar varsa onları görürsünüz. Yanında ~ işareti olan klasörler/dosyalar daha önce silmiş olduğunuz dosyalardır )

kahramanmasaesat@kahramanmasaesat:~/Masaüstü$ ls
abur cubur ktorrent-3.2.3 pen~

ktorrent-3.2.3-1.tar.bz2 yazı pardus~

Linux üzerinde Torrent Programları~ Yeni Dizin
Chrome Os~ Pardus 2009~ Yeni Dosya~
kablosuz şifre~ Pardus 2009 yarın Sizlerle~

Şimdi yapmamız gereken Cd ktorrent-3.2.3 komutuyla dosyanın içine girmek.

Daha sonra sırasıyla;

mkdir build ( build adında bir klasör açtık )

cmake -DCMAKE_INSTALL_PREFIX=`kde4-config --prefix`..

komutlarını veriyoruz. Burada size eğer cmake kurulu değil uyarısı verebilir. Yine terminali kapatmadan sudo apt-get install cmake komutunu vererek cmake’i kuruyoruz. Daha sonra

make

ve son olarak

sudo make install komutunu verip kurulumu tamamlıyoruz. Böylece Terminal üzerinde ls, cd ve mkdir komutlarını anlatmış olduk (:

Qbittorrent: Bu güzel programda neredese gereksiz hiç bir özellik yok. Avantajlarından biri torrent arama özelliğini olması. Arayüz gayet kullanışlı ve sade. Türkçe dil desteği çok iyi. Torrent için gerekli tüm özellikler mevcut. Performansı utorrent’i aratmayacak düzeyde. İndirmek için buraya tıklayınız.

Benim terciğim hafif ve kullanışlı olan Qbittoret. Elbette ihtiyaçlarınıza göre tercihini belirleyemek sizin elinizde. Oyun demolara, Film fragmanlarına kolaylaca ulaşmak istiyorsanız Azureus tercihiniz olabilir. Bunun dışında utorrent’i Wine üzerinden sorunsuz kullanabilirsiniz. Ancak bence bir derya olan Linux de Windows programlarını kullanmaktan yana değilim. Her ihtiyaca göre Linux dünyasında program bulmak çok kolay. Bol Linux dolu günler…

ÖNEMLİ UYARI: Torrent paylaşımı, genellikle büyük dosyaların farklı kişiler tarafından indirilebilmesi için gündeme gelen bir paylaşım şeklidir. Özellikle açık kaynak ve Linux dünyasında sıkça kullanılır. Her fayda sağlayan teknolojinin bir kenarından tutarak uygunsuz kullanımı olabilir. Filmlerde sıkça duyarız: “Bu güç kötü ellere geçmemeli”. Dolayısıyla Torrent programları kullanarak yapılan yasadışı paylaşımlardan Teknovole.com ve ekibi sorumlu değildir. The Pirate Bay isimli yasadışı torrent dosyaları paylaşan sitenin sahipleri, bu konuda yasalar karşısında suçlu bulunmuştur.


Teknovole
Bookmark and Share

En Kolay Format Değiştirici

Windows kullandığım kara bahtlı günlerimde Windows’u sevdirebilecek nadide programlardan birisiydi Format Factory. Yeni sürümleriyle işi çok daha ileri götürmüşler. Artılarından birisi Türkçe olması Diğeri ise ücretsiz olması. Peki bu güzelim medya format değiştiriciyse neler yapabiliriz?

- Video, resim, ses formatlarını birbirine çevirebilir,

- Multimedya dosyalarının boyutlarıyla oynayabilir,

- MP4/WMV/FLV/MPEG formatlarını mp3′e çevirebilir,

- Hasarlı video ve ses dosyalarını onarabilirsiniz.

Bunların dışında iphone ve ipod için multimedya dosya desteği; png, bmp, jpg destekli damga basma özelliği mevcuttur. Kullanımı ise gayet basit. Sürükle bırak! İndirmek için burayı tıklayın ( 21,5 mb )

Bookmark and Share

Artık Her Şey Daha Kolay! Gnome Do

Linux için genel kanı kullanımın zor olduğudur. Başlarda klasik Windows kullanıcıları için yabancılık çekilse de acemilik atıldıktan sonra kullanılması oldukça keyifli. İşte Gnome Do bu keyfi katlayarak geliyor. Ekran görüntülerine, Videolarına bakmadan önce bu sevimli programı kafamızda canlandıralım. Kısa yol olarak bir tuş kombinasyonu belirliyoruz ve dizinlerden tutunda müzik arşivine, Firefox kısayollarından tutunda Pidgin’deki kişi listelerimize, Programları çalıştırmaktan tutun da internette arama yapmaya kadar neredeyse bilgisayarımızdaki her şeye hükmediyoruz. Şimdi biraz daha aydınlanmak için şuradan Ubuntu Türkiye yöneticilerinden Heartsmagic’in hazırladığı 3.30 dakikalik videoyu izleyelim.

Videoda da gördüğümüz üzere pratik kullanım için ideal bir program.

Ubuntu için kurulum;

Öncelikle Terminali açıp ( uygulamalar>donatılar>uçbirim ) sudo gedit /etc/apt/sources.list komutunu veriyoruz. Şifremizi girdikten sonra açılan metin dosyasının en altına aşağıda sürümünüze uygun olan depo adreslerini kopyalıp dosyayı kaydedip kapatıyoruz.

Ubuntu 9.10 için depo adresleri;

deb http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu karmic main
deb-src http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu karmic main

Ubuntu 9.04 için depo adresleri;

deb http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu jaunty main
deb-src http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu jaunty main

Ubuntu 8.10 için depo adresleri;

deb http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu intrepid main
deb-src http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu intrepid main

Ubuntu 8.04 için depo adresleri;

deb http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu hardy main
deb-src http://ppa.launchpad.net/do-core/ppa/ubuntu hardy main

sources.list dosyasını kaydettikten sonra yine terminalden sudo aptitude update komutunu vererek depomuzu güncelliyoruz. Bundan sonra programı indirmek/kurmak kaldı. Onun için de sudo apt-get install gnome-do komutunu vererek bu güzelliğe sahip oluyoruz.

Fedora için;

yum install gnome-do

Arch Linux için;

pacman -S gnome-do

Kurulum bittikten sonra elbette işimiz bitmiyor çünkü sayısız eklenti sizleri beklemekte. Tercihler>Plugins yolundan istediğiz eklentiyi aktif hale getirebilirsiniz.

Bol Linux dolu günler . . .

Bookmark and Share

Alayına İsyan İnadina oOo!

Özgürlüğün değerini bilmek, alternatifi aramak tekeli kırmanın en önemli öğeleridir. OpenOffice.org da bu yolda önemli bir viraj.

Linux cephesinde konuşulan bir numaralı konu her zaman tekelcilik üzerinden özgürlük tartışmaları olur. Büyük çoğunluğunda da haklıdırlar. Neden? Çünkü tekel konumundaki her programın ücretli veya ücretsiz, açık kaynak veya değil alternatifi mevcuttur. Peki alternatif programları değerlendirmek neden bizim için diğer ülkelere göre daha önemli? Çünkü gereksiz/fazladan harcayacak paramız yok. Madem alternatifler var neden bu tekel programlar kırılamıyor? Nedeni çok açık. Birileri tarafından dayatılan alışkanlıklarımızı terk edemiyoruz. Bundan dolayı on yıllar boyunca politikacılara alternatif üretemiyoruz. Bundan dolayı depremde şehirlerin yerle bir olmasından sorumlu insanları hala belediye başkanı seçiyoruz. Futbol’un sadece futbol olmadığı gibi bilişim/teknoloji dünyası da sadece kendisinden ibaret değil. Belki bu dayatmanın yetkin değil, kullanılan tarafıyız ama bir gerçek varki çoğunluk tarafıyız. Fazlaca “gazlı” bir cümle olmasına rağmen gerçeklik payıda yok değil. Aslına bakılırsa bu özgürlük kavramını ülkemizde savunanlara üzülmüyor değilim. Bilişimin, internetin sadece msn ve Facebook’tan ibaret sanan ama internet başında saatler geçirip İnternet deryasından nasip almayan/alamayan bir topluluğa GNU’dan bahsetmek biraz zor olsa gerek. Bu kadar soru cevaptan sonra gelelim konumuza.

Ofis programı denince kuşkusuz akla gelen ilk yazılım Microsof Office. Hiç kimse kötü olduğunu savunamaz elbette. Fakat kaçırılan bir nokta var. Üsteki pragrafın son cümlelerinde bahsettiğimiz topluluğa her kesimden insanları sokabiliriz. Bunun içinde günde 17-18 saat çalışan bakkal da var bilim yuvası iddiasındaki Üniversitelerin öğretim üyeleride. Öğretim üyeleri demişken bunu bir örnekle canlandılaralım. Sevgili(!) üniversitemin sevgili(!) öğretim üyelerinden değerli(!) hocamın yarı yıl ödevinin şartları arasındaki maddelerden biri; “ Ödevi Microsoft Office ile yapılması zorunludur.” Hadi canım? Sorsanız kendini yetiştirmiş, internet hakkında ahkam kesen bu amcamızın yaptığına bakın! Kısacası kendini yetiştirdiğini düşündüğümüz, bu iddiada olan birey bile bunu yapabiliyorsa sokaktaki adama nasıl Pardus’u , OpenOffice’i anlatabiliriz ki?

Yazı aslına bakılırsa Open Office ile ilgiliydi. Giriş niteliğine büründü. OpenOffice’ı övmeyeceğim. Özelliklerinden de bahsetmeyeceğim. Çünkü standart kullanıcı ( ödev hazıryana öğrenci veya sunum yapan herhangi biri ) veya biraz üstü için Microsoft Office’ den bir farkı yok. Hem de ( her ne kadar umursadığınızı bilmesem de ) özgürlüğün keyfi cabası!

Olurda dur bakalım bu neymiş diyorsanız Windows sürümünün son versiyonu için burayı tıklayınız. Daha teknik bilgiler için Türkiye sayfasına tıklayınız.

Bookmark and Share

Ubuntu Kullanıcıları İçin Kullanışlı Betik

Bu pratik betikle masaüstü arka planızı değiştirebilir, ses dosyalarınızı dönüştürebilir, videolarınızı çevirebilir, fotoğraflarınızın formatını değiştirebilir ve yeniden boyutlandırabilirsiniz. Betiği buradan Ubuntu kullanıcıları için kullanışlı bir betik indirebilirsiniz.

Betiği kullanmak için indirdiğiniz klasörü /home/kullanıcıadı/.gnome2/nautilus-scripts klasörüne kopyalamanız yetecektir. Daha sonra sağ tık -> betikler menüsünden istediğiniz editörü kullanabilirsiniz.

Gizli dosyaları ( başında “.” -nokta- olan dosyalar) görmek için ctrl+h kombinasyonunu kullanabilirsiniz.

Umarım bu betik sayesinde işleriniz daha da kolaylaşır.

Bookmark and Share

Program Kurmak için Alternatif Yöntem


Gnu/Linux kullanıcıları Terminalden program yüklemesinin en kolay yol olduğunu savunurlar. Bence de en pratik yöntem bu. Ancak alternatif yöntemler yok değil. Synaptic’ten bir tıkla programları yüklemek, Ekle/Kaldır’dan istediğimiz programı kurmak veya .dep paketlerini indirip çift tıklamak. . . Şimdi farkettimde epeyce farklı yol varmış(: İşte bu saydıklarımız yanında daha farklı ve kolay bir yöntem daha var; allmyapps.com!
Sitenin hemen ana sayfasında programlar kategorilerine göre sıralanmış. Kurmak istediğiniz programın hemen yanındaki “install” butonuna basmak yeterli. Paket yöneticimiz devreye hemen giriyor.
Bookmark and Share

Çevrimiçi Kütüphane

Bugün postalarımı karıştırken çok güzel bir uygulamadan haberdar oldum. Bence Ankara Üniversitesi’nden müthiş hizmet. Çevrimiçi ( online ) kütüphanede ücretsiz bir şekilde tam metin ders kitapları, dergileri yayında. Yapmanız gereken sadece buraya tıklayıp dergiler, kitaplar, yazmalar, bültenlerden oluşan kategorilerden birini şeçmek. Elbetteki arşiv şuan için çok zengin değil ancak olmayacak anlamına gelmiyor. Benim tavsiyem bir göz atmanız ilginizi çeken bir kitapla illaki karşılaşacaksınız. Örneğin Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi’nin bir sayısında “Hindistan Türklere Neler Borçludur”başlıklı yazı hemen ilgimi çekti. Hepinize keyifli erişimler . . .

Bookmark and Share

Linux Mint

Debian tabanlı Ubuntu’dan yola çıkarak geliştirilen Linux Mint son kullanıcı odaklı Ubuntu’nun yerini alacak gibi. Ubuntu her ne kadar son kullanıcıya yönelik dağıtım olsada linux hakkında hiç bir fikri olmayan bir kullanıcı kurulumdan sonra yapması gerekenler için biraz uğraş vermek zorunda. Heleki Windows taraflarından özgürlüğe ilk adımı atmışsa. İşte Linux Mint’i Ubuntu’dan ayıran nokta burası. Hemen hemen herşeyiyle bir kullanıcı dostu. Elbette kişisel düşüncem ama Ubuntu’nun standart teması gibi soğuk bir görsellik yok. Giriş ekranından sonra masaüstünü yeni gören kullanıcıyı dakika bir gol bir kalbinden vuruyor. Fazla ihtişamlı olmayan ama şirinliği elinden bırakmayan bir temayla karşınızda. Bir dağıtımı incelerken genellikle bu kısımlara pek önem verilmez. İşin teknik detaylalarıyla boğulur okuyucu. Ancak bu dağıtımın tek amacı var. Acemi kullanıcıyı tam kalbinden vurmak! Bunun için görsel ayrıntılar bence çok önemli. Linux Mint’i diğer dağıtımlardan ayıran bir diğer nokta ise her şey ama her şeyin alternatifiyle dahili gelmesi ve kodeklerle uğraştırmaması. Şuana kadar gözlemlediğim kadarıyla oldukça kararlı. Sonuç itibariyle bu yazılar Türk kullanıcılar için yazılıyor bundan dolayı en büyük artılarından birisi yeterli seviyede Türkçe yardım ve kaynağın bulunması. Görülen o ki Ubuntu’nun Debian’dan sıyrılışı gibi Linux Mint’de Ubuntu’dan sıyrılacak ve gittikçe özgünleşecek.

Linux kullanmaya yeni başlayanlar için Ubuntu, Mandriva, Pardus önerilir. Daha sonra işin içine girikçe kullanıcılar sistemlerinin odak noktası olmak isterler. Yavaş yavaş debian, arch kurulum/kullanım denemeleri başlar. Bunun sebebi bu diyara yeni ayak basanları ürkütmemek. İşte Linux Mint bu ilk adımın en iyi alternatifi. Ne de olsa nane ferahlatır (:

Nasılki Kubuntu Ubuntu ailesinde üvey evlat muamelesi görüyorsa Linux Mint içinde Kde aynı konumda. Kde kullanmak istiyorsanız Linux Mint’i tavsiye etmiyorum. Kurulumu oldukça basit ve Türkçe dil seçeneği mevcut. Özelikle Linux Mint 7′iyle beraber menüdeki arama kutucuğu ( filtre ) çok daha fazla işlev kazandı. Uzun lafın kısası Linux Mint olmuş! İndirme sayfası için tıklayınız. Ayrıca Steve Ballmer‘in şebekliklerine 216 TL vereceğinize bu sevimli dağıtıma bir şans vermeniz yetecektir. Bol Linux dolu günler . . .

Bookmark and Share

Eğlenceli Bir Oyun: Neverball

Linux üzerinde oyun aleminin çok sıkıntılı olduğu bir gerçek. Elbette bu salt Linux’un sorunu değil. Bir diğer gerçek oyun yapımcılarının kullanım oranı çok düşük olan bir sistem için ticari riske girmemeleri. Aslında bakılırsa her oyun meraklısının oynayabileceği ( world of goo gibi ) oyunların Linux versiyonu hiç de az satmayacaktır. Oyunlara karşı belli bir açlığın olduğu gerçek. Yine de Linux için de var olan eğlenceli vakit geçireceğiniz oyunlar yok değil.

Neverball basit ama bağımlı hale gelebileceğiniz 3d bir oyun. Kural çok basit. Fare yardımıyla platformun dengesini sağlayarak altınları topla ve hedefe ulaş. Bu arada oyunun açık kaynak olduğunuda belirtmeden geçmeyelim. Windows ve Mac Os versiyonları da bulunmaktadır. İndirme sayfası için tıklayınız. Bunun dışında Pardus ve Ubuntu depolarında oyun mevcuttur.

Teknovole

Bookmark and Share

Sistem Tepsisine Yolcu Kalmasın



Qbittorret, Rhythmbox gibi programların özellikleri arasında sistem tepsisinde çalışma özelliği var. Thunderbird de olduğu gibi bunu eklentiler sayesinde de gerçekleştirebiliyoruz. Fakat her uygulama için aynı şeyler geçerli değil. İşte Alltray burada devreye giriyor.



Çalıştırdığımız ama panelde kalabalık yapmasından şikayetçi olduğumuz programları Alltray ile tek tıkla sistem tepsisine şutlayabiliyoruz. Özellikle sistem tepsisinde çalışma özelliği olmayan Evolution ve Audacious gibi sürekli çalışabilecek programlar için yararlı bir uygulama. Yapmanız gereken tek şey, Alltray’ı çalıştırarak sistem tepsisine yolculuğa çıkarmak istediğiniz programın üzerine tıklamak. Kapatmak istediğinizde sistem tepsisinden sağ tıklayarak çıkış diyebilirsiniz. İndirme sayfası için tıklayınız. Ubuntu kullanıcıları için; sudo apt-get install alltray

Bookmark and Share

Livestation – Online TV

Livestation, internet üzerinden tv izleyebileceğiniz kaliteli bir program. Linux sürümünün dışında Windows ve Mac OS sürümleri de mevcut. Programın Türkçe dil desteği malesef yok. Programı açtıktan sonra sizden bir üyelik talebinde bulunuyor. Çok kısa sürede üyeliğinizi tamamlayıp yüzlerce kanalı izleyebilirsiniz. Bu kanallara bir çok Türk kanalıda dahildir. Programın şuradaki adresine gidip üyelik girişinizi yaptıktan sonra istediğiniz kanalın yanındaki “add to player” a tıklamanız yeterli.



İndirme adresi için tıklayınız.

Örnek kurulum – Linux -

İndirme sayfasındaki .run uzantılı dosyamızın bulunduğu dizinde;

chmod +x ./Livestation-[version].run

./Livestation-[version].run

komutlarını verdikten sonra “q” ile tüm koşulları okumuş sayılır “y” ile kabul etmiş sayılırsınız.Daha sonra Alt+F2 ‘ye basarak satıra livestation yazmanız ve uçbirimde çalıştır demeniz yeterlidir. Direk terminalden ( uçbirim ) livestation yazmanız da yeterlidir.

Alternatif kurulum – Linux -

Yine .run uzantılı dosyamızın bulunduğu dizinde uçbirimden ;

chmod +x Live*

./Live*run

komutlarını veriniz. Programın çalıştırılması aynıdır.

Not: Ben Ubuntu’da denedim sorunsuz çalışmaktadır.

Son görüntüdeki komedi kanalını bir kafenin küçük monitörlerine yönlendirdik. Çok güzel oldu. Akıllı Tv’den sıkılanlar işletmecilere önerebilir (:
Not: Kafedeki sistem Linux Mint

Bookmark and Share

Küçük Bilgiler – 2 / su: Yetkilendirme Hatası

Eğer Ubuntu, Fedora, openSUSE gibi dağıtımlar kullanıyorsanız su komutu kimlik doğrulama hatası verebilir. Bu durum su komutuyla root ( süper kullanıcı ) erişimi güvenlik nedenleriyle devre dışı bırakılmıştır.

su komutuyla root olmak istiyorsak kısaca yapammız gereken;

sudo passwd root komutunu vererek şifremizi değiştirmek ve onaylamak.

Artık su komutuyla root olabilirsiniz. Yaptıklarınızı tekrar almak için;

sudo passwd -l root komutunu vermeniz yeterlidir.

bunların dışında süper kullanıcı olmak için sudo -s ve sudo su komutlarınıda kullanabilirsiniz.

Bol Linux dolu günler . . .

Teknovole

Bookmark and Share

Küçük Bilgiler – 1 / oOo Açılış Ekranı

Bundan sonra hafta’da 2-3 gün diğer yazılardan hariç küçük/pratik, gerekli-gereksiz bilgilerden bahsetmeye çalışacağım. Bu hafta ilk bilgi oOo için.

OpenOffice’ı açarken yükleme görüntüsünü kaldırabilmeniz mümkün. Gözlemlediğim kadarıyla açılış süresini de kısalttı.






sudo gedit /etc/openoffice/sofficerc komutuyla sofficerc dosyamızı açıyoruz.

Dosya için örnek içerik;

[Bootstrap]
HideEula=1
Logo=1
ProgressBarColor=215,7,81
ProgressFrameColor=58,159,232
ProgressPosition=14,230
ProgressSize=412,7

Daha sonra 3. satırdaki Logo=1 ‘i Logo=0 yapmamız yeterli. Kaldırılmış şekliyle sofficerc dosyasının içeriği;

[Bootstrap]
HideEula=1
Logo=0
ProgressBarColor=215,7,81
ProgressFrameColor=58,159,232
ProgressPosition=14,230
ProgressSize=412,7

Böyle daha iyi değil mi? (: Eski haline getirmek isterseniz yolu tam tersi şekilde uygulayın.

Bol Linux dolu günler . . .


Bookmark and Share

Ubuntu İçin Bir Kullanışlı Betik Daha

Bu betik sayesinde sağ tıklama menüsüne,

- Burada ara
- Evolotion ile gönder
- İso dosyasını çıkar
- İso dosyasını yerleştir
- Sudo ile çalıştır
- terminalı burada aç
- terminali burada yetkili olarak aç
- Gedit’i yetkili kullanıcı ile aç
- Klasörleri yetkili olarka aç

Seçeneklerini ekleyebilirsiniz.

Betiği kullanmak için indirdiğiniz klasörü /home/kullanıcıadı/.gnome2/nautilus-scripts klasörüne kopyalamanız yetecektir. Daha sonra sağ tık -> betikler menüsünden istediğiniz editörü kullanabilirsiniz.

Gizli dosyaları ( başında “.” -nokta- olan dosyalar) görmek için ctrl+h kombinasyonunu kullanabilirsiniz.

İndirmek İçin Tıklayınız

Bookmark and Share

Çalışan CD ( live cd )

Linux ile ilgili yazılarımızda her zaman Linux’ün avantajlarından söz ederiz. Çalışan cd ( live cd) adı verilen bu versiyonlar sayesinde kurulum yapmadan banka hesaplarınızı yönetebilir, ofis işlerinizi halledebilir, anlık mesajlaşma programlarıyla sohbet edebilirsiniz. Bazı dağıtımlar bu özelliği kurulan cdlerine de dahil ederken, bazıları ayrı versiyonlar olarak yayınlamakta. Alıştığımız hız ve performans seviyesinde değil. Kurulum gerektirmeyen bu sistemlerden beklentimizi çok fazla yukarı taşımak haksızlık olur.

Çalışan cd özelliği barındıran dağıtımları indirmek için ; Pardus, Ubuntu, Knoppix, Sabayon, Arch, openSUSE, Lapis Linux

Daha kapsamlı bir listeye buradan ulaşabilirsiniz.

Bookmark and Share

Online Tarayıcı Oyunları 2

Tarayıcı oyunları önemli donanım gerektirmeyen, internetin olduğu her yerde oynanabilen oyunlar. Böyle olunca 7′den 70′e herkesin ilgi odağı. Şimdi sıra Popmundo da . .Aslında bu yazı dizisinin devamını geciktirdim. Online oyun oynamayı bırakmıştım ve yazı yazacak hiç bir şey hatırlamıyordum. Oynamama rağmen arada kalan bu oyunu unutmuşum. Karakterim bana küsmüş olsa da hala alış-verişe çıkmasına ve ucuk pembe kot pantolon almasına kızmıyorum. Moralı iyi olsun yeter. Bir kota 1300$ vermesi sorun değil (: Girişten de anlaşılabildiği gibi çocukluğumuz sanal bebeklerinin çokça gelişmiş halini bu online taracıyıcı oyunu Popmundo’da bulabiliriz.

Oyunda neredeyse gerçek hayatta yapılacak her şey mevcut. Oyunda amacınızı belirlemek aslına bakılırsa zor bir tercih. Müzikal anlamda ilerlemek veya meslek gruplarıdan birini şeçmek arasında kalabilirsiniz. Rock starı mı olmak istiyorsunuz? Alırsınız enstürmanınızı okursunuz kitabını, kitap alacak paranız yoksa da üniversiteye gidip hocalarınızı takip edersiniz. Oyunda bir seviye anlayışı yok. Ancak yapabildikleriniz okuduğunuz kitaplarla/yeteneklerinizle sınırlı. Oyunda gerçek hayattan tanıdığınız bir karakter varsa oyuna başladığınızda size popmundo parası vermesi daha hızlı gelişmenizi sağlayacaktır ( V.İ.P üyelik gerektitir). Yoksa tezgahtarlıktan kazandığınız 400$ la işlerin yürümesi epey zor. Oyuna başlarken doğduğunuz şehri şeçmek çok önemli. Türkiye’den Ankara, İstanbul ve İzmir var. Singapur’dan tutunda Helsinki’ye kadar şehir yelpazesi sizleri bekliyor. Seçmek sizin elinizde. Kalabalık olan, iş olanaklarının ve maaşların yüksek olduğı şehirleri şeçmek mantıklı. Ondan dolayı İstanbul’da başlamak ideal. Bundan sonrasi artık sizin tercihlerinize kalmış. Hangi yoldan gideceğinize karar vereceksiniz.

Elbette çoğu online tarayıcı oyunlarından olduğu gibi bir de V.İ.P üyelik sözkonusu. Direk olarak gelişiminize etkisi olmasa büyük kolaylıklar sağlıyor. Alacağınız bir şeyi mağaza mağaza gezmek yerine oyundaki telefonunuz arayıcılığıyla online alabiliyorsunuz (: Bazı meslekleri de ( CEO, yargıç vs. ) sadece V.İ.P üyeler sahip olabiliyorlar.

Oyunda genel olarak en beğendiğim özellik sürekli online olmanızı gerektirmemesi. Genel olarakta basit sayılabilecek bir oyun. Daha fazla oyun içindeki “çakallıkları” Popmundo’nun forum sayfasında bulabilirsiniz. Gün içinde takip edip eğlenebileceğiniz bir oyun. Şuradan oyuna ulaşabilirsiniz.

Not: Oyundan bihaber arkadaşlarınızın yanında oyun hakkında muhabbet etmeyi tavsiye etmem (: Olası diyaloglardan biri;

Popmundo oyuncusu 1 : Hamile kalamadım yaa afrodizyak yok piyasada

Popmundo oyuncusu 2 : Belgrad’da çok var ya.

Popmundo’dan bihaber arkadaş: Nasıl yaniii ( fazlaca şaşırmış yüz ifadesi )

Bookmark and Share

Teknoloji ve Küreselleşme 2

Geçen haftaki yazımda “küreselleşme ve Teknoloji”ye kendi çapımda küçükte olsa değinmiştim. Atıfta bulunacak güncel yazı bulamadığımdan kendi kendime atıfta bulunmaya karar verdim (:

Geçen hafta şöyle bir cümle kurmuştum. “Evet, küresel dünyaya ayak uydurmamızı teknoloji sağlıyor ya da teknoloji globalizm’in elindeki bir maşa gibi bizi kıvama getiriyor, yavaş yavaş ağır ateşte.” Burada neyin kıvamına getirdiğimizden bahsetmemiştim. Aslına bakılırsa cevabı çok basit. Ancak en sade ve akılda kalıcı şekilde Cipolla, Dünya Nüfusunun İktisadi Tarihi adlı kitabında bahsetmiş; İsteklerimizi ihtiyaç haline getirmemiz! Kitabın 2. bölümünün ilk paragrafını aynen geçiriyorum. İlk ve son cümlesine dikkat.

“İnsan bazı “istek”lerine “ihtiyaç” gözüyle bakar. Yeme ve içme insanın vazgeçemeyeceği fizyolojik ihtiyaçlarıdır. Giyinme ve ısınma gibi aynı derece vazgeçilmez görünen ihtiyaçları da vardır. Nihayet, daha yüksek düzeyde, okumak, müzik dinlemek, seyahat etmek gibi istekleri de mevcuttur. İnsanın isteklerinin sonu yoktur, ama bir başlangıcı vardır. Bu başlangıç, hayatı sürdürmeye yetecek asgari beslenme düzeyidir.“

Sanırım her geçen gün gelişen, yenilikler doğuran teknoloji tam da biz insanoğlunun aradığı şey. İşin enteresan tarafı teknolojiden git gide korkmamıza rağmen bağımlılığımızda bir o kadar artıyor. Belkide 1000 yıl sonra bizlerden ” Teknolojiden korkan buna paralel olarak tapan ve bağımlı olan insanlar” olarak bahsedicekler.
Bookmark and Share

Ubuntu 9.10 Güzellikler ve Sıkıntılar

Bilgisayarımda 4 dağıtım kurulu; Ubuntu, Linux Mint, Pardus ve Sabayon. Dün bunların arasına 2. bir Ubuntu daha geldi. Linux serüverine başladım başlayalı dağıtımların beta sürümlerini kullanmayı alışkanlık haline getirdim. Ancak 9.10′u bir türlü deneme şansım olmamıştı ( Bunda yeni dağıtımları deneme işine verdiğim hız da etkili ) 8.10′un bana hiç bir şekilde sorun çıkarmaması, oldukça kararlı çalışması vs. onu bir türlü bırakamama sebep oldu. Hatta onun ergonomisine o kadar alışmışımki 9.04′ü sadece ve sadece 1 ya da 2 saat kullandım. Yeri belliydi ve bir daha kullanılmamak üzere .iso cd’si çantanın derinliklerine yollandı. 9.04′deki bu sevimsiz maceradan sonra 9.10′u kurarken aklımda sürekli “ama”lar gezindi durdu. Sonuç mu? Bence bu olmuş. Öncelikle belirtmek gerekirki Ubuntu’nun amaçlarından birisi “son kullanıcıyı tavlamak” . Nedir son kullanıcıyı tavlamak? Günlük sıradan işlerin en kolay yoldan, en sorunsuz şekilde yapılması. 9.10′u güzel yapan küçük işler nedir?

Linux işletim sistemlerini kullanmaya başlayalı sürekli çevremdekilere aşılamaya çalıştım. Önceleri o kadar ısrarcı davranıyordumki kurmaya meyilli insanları bile “lanet olsun kurmuyorum” diyecek kıvama getiriyordum. Yine de başarılı olduğumu söyleye bilirim. Çok insanı Ubuntu, Pardus, Mandriva ve Mint gibi dağıtımlarla tanıştırdım. Çoğunlukla benim de kullanmamın etkisiyle Ubuntu’yu tercih ettiler. Bunları neden söylüyorum. Genel sıkıntılardan birisi Gparted kullanmak zorunluluğuydu. Basit bir işlem olan Usb bellekleri biçimlendirme işini Windows’da sağ tıkla > biçimlendir olarak bilen son kullanıcı için her biçimlendirme de Gparted’ı açmak oldukça anlamsız. İşte bu sıkıntıyı 9.10′la birlikte Ubuntu gidermiş. Sağ tılla > Biçimlendir! Oldukça da başarılı olmuş. Firefox tam anlamıyla muazzam çalışıyor. Kronikleşmiş sorunu olan sayfaları kaydırırken saçmala olayına 2 günlük kullanımımda hiç raslamadım.

Bahsedeceğim 2. güzellik ise PyRoon. Windows kullanırken çok önceleri kullanmıştım ( Ya da kullandığım programı PyRoon sanıyorum ). Oldukça hoşuma gitmişti. 9.10′la beraber depolara girmiş. Küçük bir tanıtımını/incelemesini pazartesi ya da salı günü teknovole de bulabilirsiniz.

9.10′da yaşadığım en büyük sıkıntı ise şifre pencesinde satırın şeçili olmaması. Evet böyle yazınca ben de anlamadım (: Örneğin; Synaptik’i açtığınızda ya da root olmanız gerektiğinde şifre paneli karşınıza çıkar. Şifreyi yazdığınız satır eskiden seçili olurdu. Hiç bir şeyle uğraşmadan şifrenizi yazar, onaylardınız. 9.10 da benim gördüğüm kadarıyla işler böyle yürümüyor. İllaki satıra farenizle gelip bır tık yapmanız, olmadı Tap tuşuyla geçmeniz gerek.


Bol Linux dolu günler . . .
Bookmark and Share

GNU/Linux İçin Tehlike Çanları

Malumunuz Google ve Microsoft iki dev şirket. Kısacası bu diyarda kapitalizm’in 2 kardeşi. Hem rakip hem kardeş. Nasıl mı? Bu kardeşliği sağlayan ortak bir nokta var, GNU/Linux! Evet biri karşısına alıp önüne setler sererek, bir diğeri koynuna alarak Özgür Yazılım’a zarar veriyor. İkisininde tavrını biliyoruz. Microsoft son dönemlerde her ne kadar yumuşak gözükse de Açık kaynak’a ezelden beri karşı olan, Google ise son dönemlerde iyice tavrını netleştirerek Özgür Yazılım’a destek(!) veren şirket. İşte dananın kuyruğunun koptuğu noktada burası.

Windows kullananlarda gözükmeyen ama GNU/Linux kullanıcılarında hat safada bulanan fanatizmi Google delmiş durumda. GNU/Linux camiasının Google’a sempati duyduğu bir gerçek. En azından Microsoft’a takındıkları tavırla çok daha farklı. Esas konumuz olan Google ve Özgür Yazılım ilişkisine değinelim.

Amiyane tabirle SSCB’nin kucağına düşmek istemeyen Türkiye’nin NATO’nun dolayısıyla ABD’nin kuşağına oturması gibi Linux kullanıcıları Google’nın kucağına yerleşmiş durumda. Tipkı her pisi pisi diyenin yanına koşulsuz giden karaktersiz kediler gibi. Bu yazdıklarıma kızacak olanlar çıkacaktır elbet. Belirtmek gerekirki topyekün bir hareketten söz etmek imkansız. Fakat ufak ufak başlayan bu hareketlerin büyümesi durumunda gelecek o kadar da aydınlık değil. Daha önce Google – GNU/Linux ilişkisine şurada Can değinmişti. Orada verilen Adobe örneğinde olduğu gibi sanki Linux kullanıcıları bedava AR-GE muamelesi görmeye başladı. Bu duruma bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz günlerde Firefox’un yeni sürümlerinde Chrome arayüzü kullanacağı haberleri çıktı. Google, Mozilla Vakfı’na maddi ve manevi destek vermiş/veriyor olabilir. Peki Özgür Yazılım’ın duruşu nerede kaldı? Burada şöyle bir tezat ortaya çıkabilir. Geçen haftaki yazımda Linux’un yaygınlaşması için bazı önemli noktalarda Windows’la uyum sağlanması gerekir demiştim. Bu uyum Linux’un bir adım geride gözüken noktalarda kullanıcı tavlamaya yönelik bir düşünce. Kulvarının bence en iyisi Firefox’un Chrome olmasına hiç ama hiç gerek yok.
Bookmark and Share

Teknoloji ve Küreselleşme

İletişim, İnternet’in inşaası ile birlikte yeni bir boyut kazandı. Coğrafyanın iletişimin önündeki engeli ortadan kalktı. Alanlar daraldı. Zaman kavramı internetin bu denli devreye girmesiyle iletişimin içindeki rolunu kaptırdı. Aslında toplumsal dönüşüm süreçlerini sadece teknolojik gelişmelerin indirgemek aşırı basitleştirme ve kolaycılık olabilir.* Ancak Teknoloji, küreselleşmenin lokomotifi durumundadır. Bu yazının yayına girmesiyle Danimarkada’ki herhangi birinin okuması arasında saniyeler olabilir. Peki bunun bilim-kurgu filmlerindeki ışınlanma sahnelerinden farkı var mıdır? Sonuç itibariyle bilgi artarımı dolayısıyla iletişim mesafe tanımaksızın saniyeler içinde A noktasından B noktasına ulaşıyorsa, devletlerin çizdiği sınırlarını hiçe sayıyorsa, ırk, dil, din önem vermiyorsa ve bunu teknolojinin yardımıyla hatta taa kendisiyle yapılıyorsa bir durup düşünmek gerek. Küreselleşme teknolojiyi kullanarak bizi birbirimize yaklaştırıyor mu yoksa uzaklaştırıyor mu?Yoksa küresel olan internetin yerel olan kullanıcıların vazgeçilmezi olması büyük bir ironi midir?

İlk sorunun cevabına gelirsek. Teknoloji ve küreselleşme ortak çalışmalarıyla bizi birbirimize yakınlaştırıyor. Örneğin; Teknovole ekibininden Ankara’da yaşayanda, İstanbulda yaşayanda, Trabzonda yaşayanda, kıbrısda yaşayanda var. Peki yaa ortak kararlar nasıl alıyor? Çok basit hepimiz neredeyse her gün kullandığımız e-posta hizmetleriyle, forumla e-posta gruplarıyla. Peki farkında mıyız? Sıklıkla kullandığımız hayatımızdaki yeri peynir ekmekten farkı kalmayan bu uygulamarın bizi bize yakınlaştırdığını? Evet, küresel dünyaya ayak uydurmamızı teknoloji sağlıyor ya da teknoloji globalizm’in elindeki bir maşa gibi bizi kıvama getiriyor, yavaş yavaş ağır ateşte.

* HABLEMİTOĞLU, Şengül – Küreselleşme/ Düşlerden gerçeklere – S.27

Not: Haftaya cumartesi bu konunun 2. bölümünü “küreselleşme ve Linux’u” yazmaya çalışacağım
Bookmark and Share

Muayene Olmak ya da Olmamak / Bir e-devlet hikayesi

Sigarayı bıraktık madem geri başlamamak için ne gibi önlemler almak lazım öğrenmek için hastaneye gittim. Üniversiteden dolayı babamın sigortasını kullanabiliyorum ancak hastaneye gittiğimde bir gerçekte karşılaştım. Her üç ay da bir yenilenmesi gerekiyormuş! Gidip ellerimle belge göstermem lazım anlayacağınız. Kısacası, yemişim e-devleti kimi kandırıyorsunuz?

Her neyse hastanedeki görevli öğrenci kimliğiyle hallolacağını söyleyince SGK’ nın merkezine gittim. Tahmin edilebileceği gibi öğrenci kimliğiyle olmuyordu. Kampüsün yolları gözükmüştü. Öğrenci işlerinden “öğrenci olduğuma dair belge”yi ve SGK onayını aldıktan sonra sonunda muayene olabildim. Zaten kuru öksürük tutmuştu onun içinde hekim sağ olsun ilaç yazdı ( Kuru öksürük ne kötü bir şeymiş ) . Sabah 8′de evden çıktığında kendini gayet iyi hisseden ben oldukça yorgun hissediyordum. Dolmuşa atlayıp Meydan’a ( Trabzon-Merkez) geldim. Eczaneye girdiğimde şansız gün devam diyordu. Evet, reçetede kaşe yoktu! 9 vasıta değiştirmiştim, 2 tanesini daha göze almayıp eve geçtim. Geçtim ama süpriz mi dersiniz kötü talih mi dersiniz her ne zıkkımsa yakamı bırakmamıştı. Anahtarımı unutmuştum! Hayır, hayır bu olmamalıydı (: Yan komşum sürekli anahtarını unuttuğundan kartla kapıyı açmada uzmanlaşmıştı. İzleye izleye öğrenmişim herhalde 15 dakikalık uğraştan sonra eski tip tahta kapıyı açtım (:

Sonuç: Yatak-yorgan yatıyorum. Grip olmuşum. Bir daha hastane mi? Allah korusun.
Bookmark and Share

Sigara ve Sonrası

Ankara’nın Dikmen’inde oturuyoruz (: Bilen bilir yokuşlarıyla ünlüdür. Her neyse bundan yaklaşık 11 sene evvel Dikmen’in ünlü yokuşlarından birini çıkarken babam, paketini her zaman taşıdığı gömlek cebinden sigarasını çıkardı ve attı. O gün bugündür sigarayı eline almamıştır. Ailede yumurta popoya dayamadan hareket edememe hastalığı var herhalde. Geçen hafta pazar günü gece uyuyamadım. Öksürmekten boğazlarım acıyor, göğsüm ağrıyordu. Nefes bile alamıyordum. Bir anda kalktım ve masamın üzerindeki paketi alıp çöpe şutladım. Bir haftadır sigara içmiyorum. Gün içerisinde zorlandığım tek bölüm var. O da kahvaltı sonraları (: Daha önce sigaraya yeni başladıktan 1 ay sonra bırakmıştım ama daha kendimi yıpratmadığımdan sigaralı ve sigarasız hayatın farklılıklarını anlayamamıştım. Artık çok daha iyiyim. Bir haftalık süreç bile bunu fark etmemi sağladı.
Bookmark and Share

3G ve Türkiye

Daha önce bir iki kez yazılarda değinmiştim. 3G olayına tamamen takılmış durumdayım. Hayır, takıntım 3G’nin kendisi değil. Türkiye’de olması. Niye mi?

NTV’in Turkcell 3G reklamlarında geçen bir cümleye hiç dikkat ettiniz mi? Cümle aynen şu; “Elektrik kesintilerinden bile . . .” Yahu arkadaş biz daha elektrik kesilmesi olayını normal bir olaymış gibi gören ve bunu fazlasıyla benimseyen bir milletken neyimize 3G ? Düşünsenize “Dünyanın teknolojisi”, “teknolojinin çığır aştığı nokta” diye lanse edilen 3G’yi satmaya çalışırken elektrik kesintilerinden pay çıkarmaya çalışılıyor. Yahu 3G gelse ne gelmese ne? Elektriği olmayan köye çamaşır makinası vermenin mantığı ne kadarsa 3G’nin mantığı da o kadar.
Bookmark and Share

Özgür Yazılımların ve Linux işletim sistemlerinin Microsoft uyumluğu

Gerek Türkçe olsun gerek yabancı kaynaklar olsun. Her yerde ortak bir tartışma var. Linux Microsoft’a uyum sağlamalı mı? Tahmin edildiği gibi Linux topluluklarında bu soruya karşı keskin bir tavır var. Bence de son derece haklılar. Teknik detayların dışında Linux’un ve Gnu’un kendine has duruşu mevcut. Bu duruş her ne kadar tek kalemde Microsoft’a karşı olmasa da tekelciğin odak noktasında olduğundan laf dönüp dolaşıp Microsoft’a geliyor. Bu uyum Linux’un duruşunu da zedeleyebilir ancak gözden kaçırılan bir nokta var.

Bilgisayar kullanıcıların ilk kullandıkları işletim sistemi ezici bir oranda Windows. Burası bir gerçek. Peki amaç Özgür Yazılım’ın ve Linux’un yaygınlaştırmasını, bilinirliğini arttırmaksa yöntemlerden biri de Microsoft uyumluluğundan geçmek değil midir?. Son 3-4 yıllık süreçte Windows kullanıcılarını açık kaynakla tanıştıran, kullanıcıları GNU/Linux’e yönlendiren, Özgür Yazılım’ı öğreten OpenOffice, Firefox gibi yazılımların Windows versiyonları değil midir? OpenOffice’nin Microsoft Office dosya formatlarıyla uyumu olmasa bu kadar yaygınlaşabilir miydi?

Bunları söylerken niyetim kesinlikle Microsoft’a bağımlı olmak zorundalığı değil. Ancak işlerin biraz daha kolay yürümesi için bu uyumluluğun belli noktalarda kullanılmasını gerekiyor.
Bookmark and Share

Linux ve Fanatizm

Hayatımda fanatiklik Galatasaray dışında yoktur. Gnu/Linux haricinde bir yazılım kullanmayı tercih etmem. Linux yanında Windows’a ihtiyaç duymam. Bu tercihlerim elbetteki fanatiklik düzeyinde değil sadece bir seçim. Keskin bir Windows düşmanlığımda yoktur. Hatta dizüstü farem Microsorftur. Bu sanal dünyada belki de tek fanatikliğim Gnome! Ona yapılan haksiz bir eleştiri gördüğümde cinlerim tepeme geliyor desem yalan olmaz (: Gnome her zaman eleştirilir. Evet, haklı olunan yanlar vardır. Beğeniler doğası gereği subjektif olmak zorunda ama el-insaf Gnome’nin nasıl olur da görsellik sunmadığı söylenir! Yorumlara bakıyorum gözüme fazlasıyla şu düşünce takıldı ; ” Neden çift panel kullanıyor, çok gereksiz” . İnanır mısınız klavyeyi yiyecek duruma geliyorum. Eee be kardeşim sağ tıkla kaldır. Nedir yani bu mudur eleştiri?
Bookmark and Share

GNU ve Hallacı Mansur

Özgür Yazılım’ın içine girdim gireli her zaman Hallacı Mansur‘un En-el Hak ( Ben Tanrıyım ) sözü aklıma gelir. En-el Hak’ı kısaca özetlemek gerekirse; Tüm kainat Allah’dandir ve Allah her yerdedir. Ben de bu kainatın bir parçasıysam Allah benim de içimdedir, bende de Allah’dan bir parça vardır. Bu durumda ben Allah’ın bir parçasıyım. Bundan dolayı bir kullanıcı olarak bile kendimi GNU felsefesinin içinde hissederim. Çünkü her Özgür Yazılım kullanıcısı, destekçisi, geliştiricisi vs. bu olgunun içinde yer alıyor. Öyle veya böyle, az veya çok katkıda bulunuyor.
Bookmark and Share

Linux Treninde Olmak ya da Olmamak

Dünya üzerinde hiç bir ülke yoktur ki ikili görüşmeler yapılırken şirketler işe karışmasın. Elbette dünyayı yönetenler siyasiler olduğu kadar da – belki de daha fazla – şirketlerdir ancak bazı ülkeler işletim sistemlerinde değişikliğe gitti. Peki biz bu treni kaçırdık mı yoksa Pardus’la beraber zaten içinde miyiz? Hemen statcounter.com‘a göre kullanım oranlarına göz atalım. 2008-2009 aralıklarına baktığımızda Avrupa’da Linux kullanım oranı %1.4 Fransa’da ise bu oran %2‘ye kadar çıkıyor. Fransa’da biraz daha fazla olmasındaki sebep resmi kurumların Ubuntu’ya geçişlerinin hız kazanması. Benim gördüğüm kadarıyla Dünyada Linux oranı en yüksek ülke %8′le Küba! Elbette bunda politik nedenler ilk sırada. Gelelim esas konumuz Türkiye’ye. Linux kullanım oranını ancak “other” şıkkından yolla öğrenebiliyoruz %0.48. Windows’dan Linux’e geçiş aşaması olarak gördüğüm tarayıcı (browser) seçimlerinde ise daha parlak bir oranımız var Firefox’un kullanım oranı %10.4. Buradan şu yorumu yapma şansımız var. Açık kaynak nedir öğreniyoruz ve bundan sonra Linux’e geçiş aşaması daha hızlı olacaktır. Bu oranların gerçeklik payı tartışılır fakat bize bir yol haritası sunduğu da bir gerçek. Milli Savunma Bakanlığı, RTUK, ASAL, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Manisa İl Sağlık Müdürlüğü, Bergama Belediyesi, Ceyhan Belediyesi, Adıyaman Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Batman Üniversitesi Pardus kullanan resmi kurumlar.

Bunların dışında Petrol-İş Sendikası Pardus kullanan tek sivil-toplum kuruluşu. İşte bence dikkat çekilmesi gereken nokta burası. Her ne kadar devletin Microsoft’a bağımlı olduğunu, Pardus’a rağmen Linux’ü gözardı ediyor desek de devlet Linux’e bizden daha fazla önem veriyor. Merak ediyorum sansuresansür, engellerikaldır gibi oluşumlar sivil-toplum örgütlerine gidip ” Bakın internet ortamında zaten yasaklarla boğuşuyoruz bu mantaliteyi yok etmemizin bir diğer yoluda özgür yazılımları kullanmak” demiş midir?
Bookmark and Share

Google Microsoft Olur Mu?

Arama motorlarının pazar lideri Google tarayıcı piyasasına Chrome ile hızlı bir giriş yaptı. Google ile Microsoft arasındaki rekabete Microsoft arama motoru Bing ile cevap verirken Google’dan yeni bir atak geldi. Chrome Os! Unix tabanlı bu işletim sistemiyle Windows serilerine karşı büyük bir şirketin piyasaya girmesiyle gelecek için çeşitli senaryolar yazılmaya başlandı bile. Google’ın açık kaynağa verdiği destek üst düzeyde. Bundan dolayı Linux severlerin açık bir desteği var. Ancak bazı soru işaretleri de yok değil. Başlığımızda da dediğimiz gibi Google tekelleşme yolunda ilerlemekte. İnternet de kullandığımız çoğu hizmetin altından Google çıkıyor. Hatta çıkardığı işletim sistemiyle Microsoft’un Windows serilerinden çok Linux dağıtımlarının lokomotifi Ubuntu’dan kullanıcı çalacağı endişeleri mevcut. Bir diğer endişe ise bu açık kaynaklı sistemin lisans durumu. Resmi açıklama olmasa da Lisansın GPL 3.0 olacağı kulislerde dolaşan dedikodular. Beklentileri bu yönde, aksi düşünülmek bile istenmiyor. Eğer lisans bu şekilde olacaksa Linux’un geleceğinin çok çok parlak olacakğı kesin gibi. Google’un her ne kadar tekelleşme endişelerine sahip olsak da biz linux severleri memnum eden bir diğer gelişme ise artık donanım şirketlerinin linux uyumlu driver çıkarmak zorunda olmaları. Google’ın açıkladığı donanım ortaklarına baktığımızda Acer, Adobe, Asus, Freescale, HP, Lenovo, Qualcomm, Texas Instruments ve Toshiba gibi güçlü markaları görüyoruz. Bunların yanında her ne kadar açıklanmasa da Samsung, Dell ve Sony’yi de ekleyebiliriz.

Sonuç itibariyle Google, Linux’un kullanıcı piyasasından pay çalmaya yönelik değil de Windows pastasına göz dikerse fazlasıyla hareketli gelecek bizleri beklemekte . . .
Bookmark and Share

Devlet ve Pardus

Anadolu Pars’ın bilimsel adı ise “Panthera pardus” dan ilham alınarak adı Pardus koyulan bu milli linux dağıtımıyla devletin kamudaki yazılım masrafından bir nebze olsun kurtulunacaktı.

Teklonoji’nin yaşamımızın tam ortasına oturmasının yanı sıra devletlerinde stratejileri içerisinde evvelden beri yer alıyordu. Gerek askeri gerek kamusal alanda uluslararası arenada ben de varım demek için teklonojinin bütün nimetlerinden faydalanmak şart koşulur oldu.

Soğuk savaş döneminin kalıntısı olan “ben de daha iyisi var” yarışı belkide teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesinin baş aktörü. Rusya’nın başını çektiği Sovyetlerle, ABD’nin başını çektiği Kuzey Atlantik Paktı’nın ( NATO) Teknoloji kapışması sırasında Ege kıyılarında Türk-Yunan F16′larının it dalaşında bulunması belki de günümüzde teknolojik anlamda geri kalmamızın ironiğidir.

Günümüz konjonktüründe kolay kolay sıcak savaşlar olmasa da teknoloji savaşlarının – biz her ne kadar farkında değilsek de- son sürat devam ettiği bir gerçek. Bir diğer gerçek ise bu konuda çok ama çok geride kalmış olmamızdır. Ne teknoloji üretecek beyinlere destek veriliyor ne de üretilene. Buram buram teknik fikirlerin kokması gereken üniversitelerimizde kısa yoldan para kazanmanın derdiyle yanan öğrenciler yetiştirmektedir. Elektrik ve Elektronik Bölümlerinde okuyan öğrencilerin çoğu elektrik mühendisliğini seçmekte. Neden mi? Çünkü Özal gençlerinin “İmza alanı daha geniş, öyleyse elektrik seçmeliyim” mantalitesi maalesef genlerine işlemiş vaziyette. Bu örnek diğer bölüm öğrencileri içinde çoğaltılabilir. Böylesine çürümüş bir mantalitenin üzerinde teknolojinin gelişmesini beklemek elbette hayalperestlik.

Bunlara rağmen devletin işletim sistemine verdiği tonla parayı belkide bir nebze olsun eritmek için 2005 yılında bir fikir atıldı ortaya. Anadolu Pars’ın bilimsel adı ise “Panthera pardus” dan ilham alınarak adı Pardus koyulan bu milli linux dağıtımıyla devletin kamudaki yazılım masrafından bir nebze olsun kurtulunacaktı. Pardus geliştikçe gelişti. Dünya da hatırı sayılır Linux dağıtımları arasında yerini aldı. Hatta bazı kamu kuruluşlarında kullanılmaya bile başlanıldı. 42 kamu kurumunun, ișletim sistemi lisanlarına 2003-2007 yılları arasında 28 milyon TL’yi așkın ödeme yaptığı güzel ülkemizde 18 kamu kurulușu’ nun maliyet dahi bildirmediğini geçmeyelim. GNU/Linux dağıtımı Pardus’uun kullanımının yalnızca RTÜK ve Milli Savunma Bakanlığı Asker Alma Dairesi ile sınırlı kalması acı ama gerçek. Hazır yemeye alışmış bir toplumun ve devletin Pardus’a geçmek için daha önünde çok yıl ve neyseki “Bill” amcaya bolca verilecek parası(mız) hala var!
Bookmark and Share